Oyunlar oynadığımız ortam veya oyuncak hangi kalitede olursa olsun sanırım bu anılarla birlikte gelen duygularımızın pek çoğu içimizi ısıtan, yüzümüzü gülümseten türdendir. Kim bilir belki de bir çoğunuzun evinin bir köşesinde o günlerden bugünlere taşıdığı bir oyuncağı vardır ve orada öylece anınızı canlı tutuyor, sevdiklerinizle paylaşılmayı bekliyordur.
Gelin bir de ailemize yeni katılmış olan üyesi ile nasıl vakit geçirdiğimizi onunla ne oyunlar oynadığımızı bir düşünüp gözümüzde canlandıralım. Ben de tam şuanda size, bu çocuklarla oynamış olduğunuz oyunlar sonucunda en çok eğlenmiş olanın kim olduğunu sorsam; sanırım bu sorunun yanıtını vermek sizler için pek de kolay olmayacaktır! Acaba sonuçtan en çok mutlu olup beslenen yetişkin mi oluyor, çocuk mu?
Kapalı ya da açık ortamda oynan oyunlar; bireyleri içine alır, pozitif duygular yaşatır, üzerinden stresini, günün yorgunluğunu, skıntısını alıp götürüverir. Bireyler oyunun içine dahil olduğu andan itibaren başka bir atmosferin içine girip, oyundaki rolunü alıverir biranda.
Bu yazımda, özellikle de çocuklarımızın dünyasında; oyunun önemi, yaşadığımız çevrede, okullarımızda buna nasıl ve ne kadar değer verildiğimiz ya da vermemiz
gerektiği konusu üzerinde durmak, bu noktadaki farkındalığımızı bir nebze pekiştirmek istiyorum.
Oynadıkları oyunlar, çocuklarımızın gelişimini; sosyal, bilişsel, duygusal ve fiziksel yönden desteklemektedir. Aslında bunu çoğumuz biliriz ama oyunu ve oyuncakları, anaokulu yaşlarındaki çocuklara yakıştırarak; ilkokula başladıktan sonra çocuklarımızın oyuncaklar ile kendilerini ifadelerine sınırlar getirmekten, en doğal ihtiyaçlarını ketlemekten, bu duygularını içlerine hapsetmelerine sebep olmaktan kendimizi alamayabiliriz! Bu durum çocuk ile yetişkin arasında "sen çocuk musun ki bu oyuncağı istiyorsun? Bırak biraz da kardeşin oynasın! Sen büyüdün ama artık, hadi git dersini çalış, kitabını eline al .." diyaloglar şeklinde yaşanabilmektedir.
Hal böyle olunca da çocuklarımız farkında olmadan başka arayışlar içine girerler.Kendilerini ifade edebilecek, içindeki enerjiyi, potansiyeli aktaracak, öfkesini atacak uğraşlar aramaya başlarlar! Bu tutum onların günümüzün popüler oyuncaklarına olan ilgisini daha da artırır aslında! Hatta bana kalırsa aileler garip bir şekilde çocukların bu tür aletlerle (teknolojik oyuncaklarla) oynamalarına daha çok göz yummaktadır. Buna sebep olan faktörler; çocukların -ayaklarına dolaşmamaları adına- daha az göz önünde olmaları mıdır ? odalarının dağılmıyor, kıyafetlerinin kirlenmiyor oluşu mudur ? Bu aletler ile daha sessiz ya da bireysel de oynanıyor olabilmeleri midir? Bilemiyorum ama arkadaşları ile ya da elindeki oyuncakları ile oynamaları kısıtlanan bu çocuklar içinde bulunduğu ruh hali ile çevresine karşı agresif davranışlar gösterebilmekte, içine kapanabilmekte ve bu tutumu dolayısıyla da yaramaz çocuk, antisosyal çocuk etiketini alabilmektedirler!
Burada göz ardı edilmemesi gerken önemli ayrıntı; çocuğun bu davranışları göstermesine sebep oluşturabilecek gerçek ihtiyacın ne olup olmadığının ayırdına varmaktır. Unutmamalıyız, oyun ve oyuncaklar hayatın ve gelişimin birer puzzel parçasıdır aslında. Bundan faydalanıyor olan yalnızca çocuklar da değildir!
Düşünecek olursak, bir zamanlar çocukların mahallede, sokakta arkadaşları ile buluşup futbol, voleybol, ip atlama, saklambaç vb oynamalarına daha rahat bir şekilde fırsat verilirdi. Oysa şimdiler de gerek güvenlik sebebi ile gerek okul hayatının yoğunluğu, ardı arkası gelmeyen sınav telaşı dolayısıyla bu imkanları oldukça kısıtlandı. Bu gibi aktiviteleri yapabilmek maddi imkanlar ile sınırlanır oldu! Oysa araştırmacalar bize dünyanın her yerinde çağımızın hızla artış gösteren problemi olan obezite, çocuklarımızın ne kadar az harakete dayalı oyun oynadığının gözle görülür bir semptomu olduğunu söylemektedir ( Guardian, Jon Honley, 2012) .
Bazı okulların müfredatında akademik ve zorunlu olan dersler dışında yer alan yaratıcılığa, pratiğe dayalı dersler belki gene zorunlu ama müfredatta tabiri caizse kenara köşeye sıkışır oldu. Bu nasıl bu hale geldi ya da geliyor? Velilerin taleplerinin, akademik rekabetin bu manzara ya katkısı ne kadardır? Bu ihtiyacın yoksunluğunun, çocuklarımız da etkisi nedir? Bu ve benzeri sorular bir an önce ;çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için düşünüp cevabını vermemiz ve çözüme gitmemiz gereken sorulardır.
Yukarıda sıraladığım tartışma konusu olabilecek sorular, sadece bizim ülkemizde değil aslında dünyada, eğitim konusunda belli seviyelere gelmiş, başka ülkelerde de tartışılmaktadır. Mesela hepimizin bildiği satranç oyununun müfredata ana ders olarak girip girmemesinin öğrenciler ve eğitim üzerinde nasıl bir etkisi olacağını milli eğitim bünyesinde tartışan, zorunlu ders olarak öğretime katan ülkeler de vardır.
Sosyo ekonomik seviyenin düşük olduğu, şiddet ya da potansiyel suç oranına yatkınlığın yüksek olduğu semtlerde; gençlerin ya da çocukların ücretsiz veya düşük ücretle katılıp eğlenebilecekleri, sosyal olabilecekleri kapalı ya da açık oyun alanlarına yer verilmesi o bölgelerdeki mutluluk oranını, iyileşmeyi, refahı pozitif yönde etkilemekte olduğu araştırmalarda görülmektedir.
Çocuğun oyun ihtiyacının açık havada ya da kapalı ortamlar da karşılanmasının ayrı ayrı avantajları vardır ve faydalarını karşılaştırdığınızda birinin diğerinden daha az ya da daha çok değeri olduğunu söylemeniz zordur. Mümkünse her ikisini de çocuklarımız için dengede tutabilmek gerekir. Örneğin, Essex üniversitesinde 2010 yılında yapılmış bir araştırmada gençlerin doğa da yapma fırsatı bulduğu 5 dakikalık egzersizin gerek zihinsel sağlıkları gerekse kendilerine olan güvenleri noktasında oldukça hızlı bir artış olduğunu göstermiştir.
Aynı şekilde oyuncaklar ister teknolojik olsun ister klasik olsun çocuğun yaşına uygun bir şekilde, içeriğine dikkat ederek -gerekirse çocuğunuza uygun olup olmadığı konusunda bir uzmana danışarak- seçilmiş ise bu oyun ve oyuncaklardan mutlaka faydalanacaklardır. Seçerken dikkatli, özenli olmalıyız çünkü bazı oyunlar çocuğunuzun gelişimine önemli derece katkı sağlayacak ya da negatif etkiye sebep olabilecektir. Mesela birtakım oyunlar konsantrasyon problemi yaşayan çocuklar için oldukça yararlı olabilirken bir takım oyunlar da hiperaktiviteyi negatif yönde tetikleyebilmekte, agresif davranışların ortaya çıkmasına, bağımlılıklara sebep olabilmektedir.
Şimdi kısaca oyunların çocuklarımızın gençlerimizin gelişimindeki etkisini maddeler halinde özetlemek sonra da evler de çocuklarınızla oynayabileceğiniz bir kaç oyun önerisinde bulunmak istiyorum.
Oyunların çpcuk gelişimine katkıları (Amerikan Pediyatri Akademisi, 2007)
1.Fiziksel gelişime katkısı
• sağlıklı, zinde, güçlü bir beden • El-göz koordinasyon, motor beceriler • Fiziksel yönden kendine güven • stres ile başa çıkma • kıvraklık
2.Sosyal gelişime katkısı
• İşbirliği- paylaşım • uzlaşma •sosyalleşme •kural bilinci, kural geliştirme •problem çözümü
3.Bilişsel gelişime katkısı
•bilimsel ve matematiksel düşünme becerisi • dil ve anlatım becerisi • araştırma, sorgulama becerisi • bağımsız düşünme
4. Duygusal gelişime katkısı
• empati kurabilme becerisi • dürtüsel davranışların kontrolü • kararlılık, sabırlı olma • engeller ile baş edebilme gücü • öz yeterlilik , öz düzenleme • kendine güven • eğlence
Açık hava ya da ev dışnda ki oyunlarının ( bisiklet, top oyunları, jimnastik, yürüyüş, yüzme vb) yanında evlerde faydalı olduğunu düşündüğüm bir kaç oyun örneğini paylaşmak isterim : Lego, satranç, scrabble, şifre kırma oyunu (master mind), puzzle, monopoly, play-doh vb. Sıraladığım bu oyuncaklar, çocuklarımızın yaşına ve ilgisine yönelik evlerimizde bulundurup, oynamaya teşvik edebileceğimiz eğitici oyuncaklardan sadece bir kaçıdır.
Bir zamanlar spontan olarak oynayıp da meyvelerini topladığımız oyunların; kendi ve ailemizin hayatındaki değerinin farkına varalım, geliştirilmiş ve daha da zenginleştirilmiş haliyle hayatımızdaki yerine yeniden yerleştirmeye gayret edelim.
Özellikle çocuklarımızın bu tatilini iyi değerlendirip, onlara arkadaşları ve aileleri ile oyunlar oynayıp eğlenebileceği ortamlar hazırlayalım. Yeni dönem başladığında da bunun bir devamı olabilecek etkinliği çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda düzenli olarak takip edebileceği bir spor dalı, belki bir müzik aleti, resim vb hayatına kazandırıp ; kendini geliştirmesine ortam hazırlayalım.
Çocuklarımızla birlikte dışarıda veya içeride katılabileceğiniz bol oyunla renklendirilmiş bir yarı dönem tatili dilerim.
Sevgilerimle
No comments:
Post a Comment