İçi dışı tertemiz
Ah bir gelip görseniz
Siz de çok severdiniz💚
Okuduğunuzda içinizi ısıtan, huzurla dolduran bu dizeler, hayatında okula gitme şansı yakalayamamış bir annenin, kızına ezberlemesi için yardım ettiği bir ilkokul şiiri, kızından ise annesine bir ilk okuma armağanıymış!
Evet bir zamanlar, memleketin ya da anadolunun pek çok annesi gibi bu küçük kızın annesi de okul sıralarına oturma fırsatını bulamamış aslında! Okul koridorlarını, sınıflarını dolduran eşsiz havayı teneffüs etmemiş, bahçesinde arkadaşları ile koşup "ebelemece" oyunu oynayamamış, ip atlamamış, top koşturmamış, arkasına dönüp baktığında gülerek hatırlayacağı arkadaş kavgalarının tadına, tüm sınıfa ya da okula çıkıp ezberlediği şiiri okumanın unutulmaz heyecanına varmamış belki,ancak bu arzunun yerini doldurmak için midir bilinmez ne içindir bu masalda bilinen bir şey varmış ki kendisini çocukların eğitimine adamış olduğuymuş. Hayata olanca kuvveti ile asılmanın çok çalışmanın; önce kişinin kendisine, sonra çevresine ve daha sonra vatanına faydası olacağına inanmış. Bu yoldaki mücadelesini, inancını, sadece kendi çocukları ile sınırlandırmamış; herzaman yakın çevresi, komşuları, hatta karşılaştığı herkes için de bir anne, bir abla, hala, teyze ya da bir komşu olmuş.
Kısaca kendisini sanki eğitim yolunda bir kelime öğretmenin, buna sebep olmanın sevabına, manevi değerine adamış.
Bu çalışkan ve de melek yüzlü annenin okuma-yazmayı öğrenme macerası, eşinin, çocuklarının babasının, gurbete gitmesi ile başlamış. Önceleri tek arzusu, gurbetten gelen mektupları kendi kendine okuyabilmek ve geriye iki-çift kelam yazabilmek olmuş. Çevresinde her kim okuma yazma biliyorsa, onlardan "bir kelime" okuma öğrenmek için yardım istemiş ve sonunda başarılı olmuş. Artık heceleyebiliyormuş, daha çok ama daha çok okursa; bir gün çok daha hızlı ve de güzel okuyabileceğinin farkında imiş. Bunun için eline ne gelirse okumaya çalışırmış. En çok da gazete okumayı sevmiş. Çünkü çevresinde olup bitenleri okuyup, öğrenmeye, öğrendiklerini paylaşmaya merakı çokmuş. İşte tüm bu hevesi, ilgisi yüzünden; çocukları da okullar nereye kadar gidiyorsa, oralara kadar okusunlar istermiş. Okusunlar da hayranı olduğu öğretmenler, bir zamanlar köyünde bulamadığı doktorlar, hatta ve hatta memleketini idare eden insanlar gibi olsun istermiş hep.
Kendisini bekleyen için onca işin arasında, çocuklarının ödevlerine yardım etmeyi ihmal etmezmiş hiç! Hayatında hiç okula gitmemmiş bir anne nasıl mı destek olurmuş, çocuklarının derslerine? Kendisinin henüz okumayı sökmediği ya da ancak heceleye bildiği o yıllarda, bakın ,yukarıda bir kıt'asını okuduğunuz şiiri ezberlemesinde kızına nasıl yardım edermiş? Küçük kız öne şiiri okurmuş annesine, sonra kağıdı teslim edermiş ki anneciği onu takip etsin ! Kızının her denemesinde "aferin kızım, çok iyi gidiyorsun çok az kaldı, nerdeyse hepsini ezberledin..." Meğerse şiiri okuyarak takip edemeyen anne, küçük kızı şiiri okuduğunda onu çoktan ezberlemiş de öyle kontrol ediyormuş! Anne ya da kızı oldu da çok zor bir ödev ile karşılaştıysalar, bu defa onlara yardım edecek birini bulur onlara öğretmesini rica edermiş. Böylece; okula verilen görevi yapmadan gitmek istemeyen küçük kız da ona yardım eden anne de üzerlerine düşeni yapmış olmanın verdiği huzurla gidermiş yatakalarına. Masal kahramanı sevgili Anne, bunları yaparken tabiri caiz ise "çocuk ve anne psikolojisinin" "p " sini bile bilmezmiş! Meğer "kalbi ile yapıyormuş" herşeyi. Çocuklarını o sımsıcak kalbinden gelen ses ile büyütüyor, hatta besliyormuş! Çocuk psikolojisinden habersiz, en doğrusunu yapıyormuş anne "sevgisi ile büyütüyormuş" çocuklarını. Onlara, bir ömür boyu adımlarını sağlam basabilmeleri için gerekli olacak en temel dersi veriyormuş. Bu temel dersin adı: "SEVGİ" imiş, "CESARET"imiş, "KENDİNE GÜVEN" imiş. Böylece anne; yapı taşlarını yerleştiriyormuş çocuklarının kalplerine. "Bunlarla kucaklayacalsınız dünyayı, en çok istediğinizi elde edebilmek için, bunları kullanacak, bunları kuşanıp yola çıkacak, bunlarla mücadele edeceksiniz. Doğru olduğunu bildiğine, ileride olmak istediğin emeline kavuşmak için bunları kuşanacaksın.
Gün gelmiş küçük kız büyümüş; anne olmanın ilk ve en önemli dersini de biricik annesinden almış. " Kızım eğer çocuğun uyumuyorsa yapacağın iş: onu sıkıca bağrına, yüreğine basmak plsun. Onu kalbinin sıcaklığı ile ısıtmalı, sevmeli ve sevildiğini hissettirmelisin.Bu bilgi sadece onu değil, seni de besleyecekdir. Bir yavruyu sararken, koklarken aslında cennet kokusunu çekersin içine ve farkedrsin ki bu insanı mest eden koku senin ruhun nasıl da doyurmaktadır ömür boyu tükenmeyen sihirli bir enerji vermektedir, çalışmaktan bitap düşmüş bedenine. Genç anne adayı kızına, bunları tembihleyen anne; aslında şunları demek istiyormuş kendi yavrusuna bu tavrınla "sevgin ile büyüttüğün, koklayarak uyuttuğun çocuğun için; gözlerini açmış olduğu dünya, mana kazanacak ve kendi kendine diyecek ki: iyi ki gözlerimi açmışım dünyaya, küçük yüreğimin tedirgin olması, annemin korkması için hiç bir sebep yokmuş meğer. İşte burada da seviliyor, ilgi götüyorum ve güvendeyim, şimdi annemin kucağında mışıl mışıl uyuyabilirim.".
Günlerden "Anneler Günüymüş" küçük kız annesinden aldığı ders ve destek ilr okuma yazmayı öğrenmiş. Şimdi gül yüzlü amnesine, güzel bir armağan verme sırası onda imiş. O gece yatmadan önce, ilk okul kitabında "Melehat Uğurkana'nın " anneler için yazdığı şiiri ezberlemiş ve sabah gözlerini açar açmaz yanağına kondurduğu öpücüğün ardından annesine o eşsiz hediyesini vermiş.
Anneceğim seni ben,
Çiçeklerden, yemişten
Sarı saçlı bebekten,
Canımdan çok severim.
Gitme hep yanımda kal,
Beni kollarına al,
Pembe gülden daha al,
Yanağından öperim.
Dünyaya kucaklarındaki en güzel çiçekleri hediye eden tüm anneleri sizleri sevgi, saygı ve hürmetle kucaklarım.
Sent from my iPhone
No comments:
Post a Comment